Sayfalar

27 Kasım 2012 Salı

Ev Yapımı Çikolata :) Hemde Babamızın Elinden

Ev yapımı çikolata yazdığıma bakmayın başlığa. Ne yazsam bilemedim başlığa :) Çikolatayı eritip fıstıkladık sadece.  Pasta malzemeleri satan bir dükkana gönderdim eşimi  tuzsuz antep fıstığı almaya. O kendini kaybetmiş bi sürü alakasız şey almış gelmiş. Birde bana telefon açıyor "oğlanın doğum günü için süslerden , şeker hamurlarından alayımmı diye "
Neyse tablet çikolata almış. Hani eritilipte kullanılan çikolatalardan , yoğun mu yoğun yemek mümkün değil.
Ne yapalım eritip değişik çikolatalar yapalım dedim . Ama ben bilmem hiç yapmadım üstelik kalıbımız bile yok :) Yok kafasına koydu ya illa yapacak . Geçti mutfağa : Benmari usulü çikolatayı eritti , eritirken " amma uzun sürdü " diye söylendi. Sonra içine tatlı için aldığı antep fıstıklarından bütün bütün attı . Silikon kurabiye kalıplarına döktü. Oldumu oldu valla :) Ben pek sevmem çikolata o ayrı . Ama çok oldu. Günlerce sürdü bitirmesi :)) Bana da bir sürü kirli kapkaçak kaldı .






30 Ekim 2012 Salı

Mutluluk Ekmeğin Kenarında ...

Evlenmeden önce anaevinde ekmek almaya hep ben giderdim.Evin küçüğü olduğum için sanırım. Sıcacık ekmeğin iki kenarınıda koparıp yemek benim için büyük zevkti. O zamanlar bu kadarcık şeyin bile şükretmem için yeterli olacağını bilemezdim tabi. Büyüdüm evlendim. 5 sene sonra bir taş fırının karşısına taşındık. Her gün sıcak ekmek , ramazanın her gününde sıcak pide yemek benim için lüksten öte bir alışkanlık oldu :) Hatta bu  fırınlar yüzünden oldukça kilo aldım ama bu mutluluğu hiç bişeye değişmedim . Gün geldi anne oldum , oğlum büyüdü , beraber fırına gitmeye başladık. Şimdi ekmeğin bi kenarını ben koparıyorum bi kenarını oğlum . Bu mutluluk ise hiç bişeye değişilmezmiş. Eskiden bunun büyük bir nimet olduğunun farkında değildim ama anne olduktan sonra bu basit görünen olayın içinde bile kocaman bir mutluluk saklı olduğunu görebiliyorum. Mutluluk  arayan bulabilen için küçük ayrıntılarda saklı sanırım . Siz siz olun küçük şeyler için birbirinizi kırmayın . Hayat çok kısa anlık mutluluklarda saklı. Başınızı sokacak sıcak bir yuvanız varsa ; sofranıza hergün bi kap sıcak yemek varsa , sağlığınız sıhhatinizde yerindeyse gerisini salın gitsin. Her şey bir şekilde yoluna girer .Maksat gönüller bir olsun.
Hiç bir zaman yanınızdan ekmeğin kenarını paylaşacak birilerinin eksik olmaması temennisiyle :)) Hoşçakalın...

1 Ekim 2012 Pazartesi

Bir Kaç Geri Dönüşüm Birarada ...

Daha önceden annem ve benim tarafımdan yapılmış muhtelif geri dönüşüm ürünler ...

1 - Banyo paspasından kalan iple yapılşım kapı süsü



2 -  Bitki çayı kutusundan pipet kutusuna :) 



3 -  Parça polardan isimli yastık 



4 - 2 adet teneke kutu değerlendirmesi : birisi salça kutusu birisi büyük boy nescafe kutusu idi. Salça kutusu direk yapışkanlı kağıt ile kaplandı.Nescafe kutusu siyaha boyandı ahşap desenli yapışkanlı kağıt ile detaylar yapıldı.İkisi beraber 1 saati geçmedi bile.



5 - Nevresim takımının kullanılmayan alt çarşafından bebek battaniyesi . 2 adet çıktı.Kumaşı

 pazen olduğu için sıcacık oldu. Uzun bi süre kullandık.Kenarlarına annecim tığ ile çiçek yapmıştı. 







30 Eylül 2012 Pazar

Oğlumun Kırmızı Yılbaşı Hırkası

Oğluma anneciğimin değerli elleri ile örmüş olduğu kırmızı hırka . Çok severek giydik 2 sene. Ama bu sene küçük gelir artık sanırım.Anneanneye şimdiden dil döküp ördürmek lazım kış gelmeden.Malum Antalya sıcak bi memleket olduğu için çok kalın montlara falan gerek olmuyor. Biz montu sadece şehir dışına çıkarsak giydiriyoruz. Buralarda kalın hırkalar yetip artıyor bile. Gelelim oğlumun güzel hırkalı resimlerine. Bu resimler  2 sene öncesine ait. 10marifette yayınlamıştık daha önce . O zamanlar benim hobi blogum yoktu. Annemin vardı ama onuda tasfiye ettik zaten. Buraya ekleyeyimde unutulup gitmesin bari :))






Alttaki beyaz hırka içinde ayrı post açmak istemedim.O da yine anneciğimin ellerinden çıktı.
Düğmeleri E-V-R-İ-M harflerinden oluşuyor :)) 



Meşgul Anne Bunu Okudu 5 : Yalnız Kadınlar Sokağı

Bu aralar Maeve Binchy kitaplarına takmış durumdayım. Daha önce sadece İtalyanca Aşk Başkadır kitabını tamamen tesadüf üzerine okumuştum.Tadı damağımda kalan bu yazarın diğer kitaplarını okumak geldi içimden bu yıl nedense. Bu hissiyata kavuştuktan bir süre sonra 4 kitabını int sahafından ikinci el olarak 4 kitabınıda yeni olarak yine internetten temin ettim. Yıldızlı Ve Yağmurlu Geceler ' i okuyup yazmıştım daha önce. Sıra Yalnız Kadınlar Sokağı 'na geldi. Bu kitapları edinmeden bi süre önce yazarın vefat haberini okudum internetten. Maalesef ölmüş . Ölmeseydi kimbilir daha ne güzel kitaplar yazacıktı.Allah rahmet eylesin.
Maeve Binchy 'nin tanıdık bir tarzı var ve bu tarz bu tad tüm kitaplarında hissediliyor .(Şimdiye kadar 3 tane okudum sadece) .Yazar  kahramanların öykülerini ayrı ayrı bölümler halinde anlatıyor.Bu tasvirler ilk önce sıkıcı gelsede (Kitaba ilk başladığınızda) daha sonra içine bir giriyorsunuz ve çıkamıyorsunuz. Aslında sulu aşk romanlarını sevmem ama bu kitaplarda sürükleyici bişeyler var. Neyse gelelim kitabımıza . Ben bunu diğer 2 kitaptan daha çok sevdim. Farklı mevkilerde olan evli bekar , çocuklu çocuksuz ama nihayetinde yalnız kadınların kesişen öyküleri. Gece gündüz demeden meraktan çatlayarak okudum. Aslında bilimkurgu değil katil kim aramıyoruz ama yinede okumadığım zamanlarda bile zihnimi meşgul etti kahramanlar :))


Kitap hakkında www.kitapyurdu.com da yorumları okuyabilirsiniz. Dilerseniz satın alabilirsiniz. 
Kitap : 494 sayfa 

Not : Sanırım kitaptan uyarlanarak Tara Sokağı diye bir film çekilmiş ama ben izlemedim.Belki bir gün fırsat olur izlerim. 
TAVSİYE : Evet tavsiye ediyorum . İyi okumalar, iyi eğlenceler. 

28 Ağustos 2012 Salı

İğne Oyası Peçete Halkası

Bu da sevgili anneciğimin el işlerinden birisi. Daha önce hiç peçete halkası yapmamıştı annecim. Ama böyle bir talep gelince yaparım dedi. Bir arkadaşımın isteği üzerine yapıldı bu güzel peçete halkaları. Örnek arkadaşımın gönderdiği bir  fotoğraftan çıkarıldı. Sonuç ortaya çıkan bu güzel peçete halkaları.Çok ta güzel oldular.İnşallah mutlu güzel sofralarda kullanmak nasip olsun kendisine.
Sizde beğendiyseniz bu halkaları ve sahip olmak isterseniz bir mesaj atmanız yeterli. Renkleri seçin ayrıntıları konuşalım :)




27 Ağustos 2012 Pazartesi

Kışlık Konserve Domates Yaptım

Yazın en güzel günleri yaşarken kışa hazırlık yapmadan da olmazdı dimi ? Kış içi konserve domateslerimi hazırladım bugün.Bu yıl ilk defa yalnız yaptığım için ayrı bir heyecanlıydım.OLurmu olmazmı derken süper oldular :))
İlk defa deneyecek olanlar için kendi yaptığım şekli tarif etmek istedim .Önce domatesleri robottan geçirdim. Ben kabuklarını soymadım.Çok ince olduğu için gerek bile duymadım.


Sonra konserve kavanozlarına doldurdum. Normal düz standart kavanozlardan kullandım.Bunların 0.5 lt olanlarından 4 adet,1 lt olanlarından 3 adet alıyor benim düdüklü tencerem. 


Yeni kapak aldım.Eskilerde kullanıyormuş ama ben riske girmek istemiyorum. Eski kullanışmış  kapakları geri dönüşüme atıyorum Sonuçta teneke doğaya karışsa bile plastik olmadığı için sorun yok.



Düdüklü tencerenin içine temiz bir bez serdim ki kaynayınca şişeler birbirine çarpmasın. Riske girmeye gerek yok :) 




Veee düdüklüde kaynayığ düdüğünü indirdikten sonra 10-15 dk daha kaynattım.Kapattım .İçinde soğumaya bıraktım. ELimle alabileceğim kadar soğuduktan sonra çıkardım düdüklüden.


 Kavanozlar haricinde soda şişelerine de yaptım .Bunlar boyutundan dolayı çok pratik oluyor. Sadece tek yemeklik.Aç dök bu kadar . Kendi içtiğimiz ve önceki seneden kalan şişelerimi güzelce temizledim .Annemin aldığı sıfır gazoz şişesi kapaklarımı hazırladım.



Rondodan çektiğim domateslerimin bir kısmını şişelere doldurdum. 


Bu şişelerin kapaklarını kapatmak için aşağıdaki gibi bir makina var .Başka işe yaramıyor ama sırf bunun için bile almaya değer. 


Şişenin ağzına kapağı koyup makinanın ağzına hizalıyorsunuz .Kolu bastırınca hopp kapak kapanıyor ve şişe havaya kalkıyor. Şişe havaya kalkınca kapak kapanmış demektir. 


Aşağıdakilerde kullanılmaya hazır olan kavanozlarım ve şişelerim. Alt kısmında biraz su birikmesi normaldir. bunu dert etmeyin. 




 Ben hepsi beraber zorlamasın diye önce 6 kg domates aldım.Bundan 8 kavanoz ve 10 şişe çıktı. her kavanoz 3 yemekten 34 günlük domatesim hazır. Yani 1 ay desem 12-15 kilo daha yapsam bana tüm kış yeter. Buzluğa atılan domates te güzel oluyor ama çözülmeden atmayı sevmiyorum ben tencereye.Hemde dolabıma başka şeyler koyuyorum..Böylece yer kaplamamış oluyor domatesler dolabımda. Sırada taze fasülye konservem var .Pazardan alır almaz yapıcam geç kalmadan. HErkese ağız tatlılığıyla geçecek güzel bir kış diliyorum :)

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Mesgul Anne Bunu Okudu 4 - İnsancıklar (Dostoyevski)


Ben bu kitabı daha önce okuduğum halde arada aklıma geldikçe döner döner okurum.Kesinlikle tavsiye ederim.Okumayan kaldıysa tabi.Her çeşit konuyu okumayı severim ama klasiklerden aldığım tadı sanırım hiç bir kitaptan alamıyorum. Kitap hakkında ayrıntılı bilgi almak isterseniz. www.kitapyurdu.com da yorumları okuyabilirsiniz. 


İnsancıklar romanının Özeti
Kitap fakir bir devlet memuru olan Makar Alekseyevich ile uzaktan akrabası olan Varvara Alekseyevna arsındaki ilişkiyi konu alır. Mektup şeklinde yazılan bu kitap aslında klasik bir ifade ile dönemin Rusyasının aynasıdır. İnsanların nasıl ekonomik sorunlar yaşadığını, bunları nasıl karşıladıklarını ve bu sıkıntılar içinde birbirleri ile olan dayanışma ve yardımlaşmaları konu alır. Aslında hikayede gizlenmiş bir aşk hikayesi de vardır. Makar ve Varvara sürekli birbirleri ile mektuplaşır, birbirlerine destek olurlar. Makar elinde olan azıcık bir varlığı bile Varvara için harcamaktan ve ekonomik sıkıntıya girmekten çekinmez. Ama sonunda ikisininde tüm kaynakları tükenir ve umutsuzluğa sürüklenirler. Varvara zengin bir adamla tanışır ve onunla evlenmeye karar verir. Başta makar da bu konuya olumlu yaklaşır ama Varvara gittikten sonra onsuz yaşayamayacağını anlar…
İnsancıklar, yaşlı bir kâtibin çok uzak bir akrabası olan küçük bir kıza olan yakınlığını (aşkını) ve ona karşı utangaç, saygın çabalarını anlatır. Zorla geçinen ve kendisi bakılmaya muhtaç olan yaşlı kâtip kendini bu genç kıza karşı sorumlu hisseder. Genç kızın tüm ekonomik gereksinimlerini karşılamayı kendisi için bir zorunluluk olarak kabul eder yaşlı adam. Oysa kalın kafalı bu yaşlı memurun ceketinin düğmeleri bile dökülüyordu, giyecek doğru dürüst elbisesi yoktu. Adamcağız genç kıza öyle bağlıdır ki, laf olur diye doğru dürüst-kızın kendisini sık sık çağırmasına karşın-kızın evine gitmez. Hep mektuplaşarak görüşmüş olur, paraları başkasıyla yollar. Ve mektuplarında çokça anacığım, kızım diye hitap eder. Bu eserde daha çok acıma duygusu egemendir. Yoksul genç kız sonunda kendisine evlenecek bir adam bulmuştur. Ve yaşlı kâtip son mektubunda-nikâhtan sonra kocasıyla gidecek genç kıza-şöyle seslenir: “(…) Bundan sonra kime mektup yazacağım ben? Söyleyin meleğim, artık kime “Anacığım…” diyeceğim? Sizi artık nasıl göreceğim, melekciğim? Öleceğim Varenka, mutlaka öleceğim, kalbim bu acıyı kaldırmaz. Tanrı’nın nuru gibi, kendi kızımmışçasına sevdim sizi, tamamen sevdim. Salt sizin için yaşıyordum, siz varsınız diye belgeleri temize çekiyor, gezip dolaşıyor, hissettiklerimi mektuplara aktarıyordum. Belki farkında değilsiniz fakat böyleydi. Bizi terk edip gidemezsiniz küçük dostum. Gidemezsiniz çocuğum, olamaz bu. Bakın yağmur iniyor, bu soğuğu göğüsleyecek ölçüde sağlıklı değilsiniz. Arabanız da koruyamaz sizi, mutlaka soğuk alırsınız. Daha şehir sınırlarındayken arabanız yuvarlanır, parça parça olur. Biliyorsunuz, Petersburg arabaları sağlam değildir. (…)” Genç kıza para yetiştirebilmek için evde belgeleri temize çekerek fazladan çalışan ve bu son mektubunda bile kızım diyecek kadar utangaç olan bu yaşlı adamın aşkı böylesi açıklanamayandı. Hele gitmesini engellemek için söylediği araba devrilmesi bahanesi tam bir trajikomik durumdu.


Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ilk romanı “İnsancıklar”da (1846) anlattığı yoksul insanlar gibi yaşam sürdürürken edebi yaşamının daha ilk yıllarında aristokratik-burjuva bir toplumda kafa işçiliğinin aşağılanan konumuna ilişkin deneyimler edindi. İlk kitabı “İnsancıklar” bu döneme ait bir ürün oldu. “İnsancıklar”ın büyük yankı uyandırması ve Belinski’nin taktir dolu sözleri Dostoyevski için büyük mutluluk kaynağı oldu. Dostoyevski’nin 24 yaşındayken yazdığı ilk romanı İnsancıklar yayımlandığında Şair Nekrasow, ”Yeni bir Gogol doğdu!” diye haykırmış, dönemin ünlü eleştirmeni Belinski ise, onu övgüye boğmuştu. Dostoyevski, gerçekten de sonraki romanlarında ince bir duyarlılıkla daha da derinlemesine işleyeceği insan sevgisi, acıma ve suçluluk duygularının ilk ve çarpıcı örneğini İnsancıklar’da vermiş; acı çeken sıradan insanın fırtınalarla dolu iç yaşantısının anlatırken, psikolojik ayrıntıları tüm boyutlarıyla yansıtmayı başarmış, böylelikle de dünya edebiyatına küçük ama dev bir yapıt armağan etmiştir.


Başlama Tarihi : 10.08.2012
Bitirme Tarihi :   12.08.2012 
Sayfa Sayısı :   172
Aslında 3 sürecek bir kitap değil.Tek gecede okunabilecek incelikte ama 0-3 yaş bir bebeniz varsa bu pek mümkün olmuyor :))

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Mesgul Anne Bunu Okudu 3 - Arkadaş...Dost... sevgili... Sizinki Hangisi (Hıncal ULUÇ)

Mesgul Anne Bunu Okudu 3 numaralı kitabımız Arkadaş,dost,sevgili ,sizinki hangisi .Yazarı : Hıncal ULUÇ .

Evet itiraf ediyorum. Anne bunu okudu başlıklı yazılarım çoğalsın diye en incelerinden başladım :) Uzun zamandır elimde bulunan ama burun kıvırıp okumadıklarımı bile okuyacağım artık . Neden derseniz artık kapağına ve yazarına göre kitap seçmeyi bıraktım. Bu önyargımdan kurtulabilirsem daha güzel nice kitaplar keşfedeceğimden eminim . Önce elimde olan ve okumadığım kitapları okuyup bitireceğim ondan sonrada arkadaşlarımdan geen tavsiyeler sonucunda yeni kitaplar edineceğim. 2012 nin sonuna kadar beni idare edecek kitabım olduğu için mutluyum . Birde çok sevdiğim kitapları geri dönüp dönüp okumayı seviyorum ben. Birbirinden bağımsız cümleler oldu farkındayım ama zaten hiç bir zaman iyi bir yazar olamadım :))
Tavsiye edip etmeyeceğimi yazının sonuna ekleyeceğim .




Açıklaması : Hıncal Uluç
ALFA YAYINLARI

Bir sevgi insanı olan Hıncal Uluç’un aşk ve sevgi üzerine yazdığı yazılarını bir araya getirerek, yüreğinde sevginin sıcaklığını hissedenlere ufacık bir armağan sunmak istedik.

Kavgaları, kıskançlıkları, öfkeyi, nefreti, tüm kötülükleri bir kenara bırakın. Sevgilinize yüreğinizi açın, onu ne kadar çok sevdiğinizi çekinmeden gösterin. Korkmadan "Seni seviyorum," deyin. Yalnızca bir gün değil, her gün. Çünkü sevgilinize vereceğiniz en büyük ve en değerli hediye Sevgi’dir.

Tüm sevenlerin ve sevilenlerin her günü Sevgililer Günü olsun

Başlama Tarihim : 01.08.2012 
Bitirme Tarihim : 01.08.2012 

Kitap benim için tam çerezlik oldu. Ama çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Ben duygularını aşkını sıradan aşk sözcükleriyle ifade edecek kadar bile romantik değilim maalesef. Seviyorsam severim direk söylerim. Düz mantık bi insanım :) Arada hoş sözler duymayı söylemeyi severim ama arada. Eve bir demet çiçekle değil 1 kg kıyma ile gelen erkeği tercih ederim. Tektaş almasın bana salata yapsın falan :) Ama konumuz bu değil. Bu kadar düz mantık olunca bu kadar sevgi aşk yazısı üstüste bana fazla geldi :) Kitap hiç negatif elektrik vermiyor ama .Aksine ""seviyorsam ben seviyorum Sana ne Sevgi benim Sen sevmesende olur """mesajı veriyor. Zaten Hıncal ULUÇ beyfendinin farklı zamanlarda yazmış olduğu sevgi konulu yazılarının bir araya toplanmış hali :) Benden geçer not almasa da seveni çoktur eminim :)

Pişmiş Tavuk ve Bizim Fotoğraf Makinamız

Vakti zamanında pişmiş tavuğun başına neler gelmiş ben bilmiyorum ama benim fotoğraf makinamın başına gelenler kadar kötü değildir sanırım :)
Eski fotoğraf makinamız güzeldi ama çok pil tüketiyordu.Değiştirmeye karar verdik. Eşim çok sever (her erkek gibi) elektronik ürünlere bakmayı.Laf aramızda bende çok severim. Gazete ilanında görüp te çok beğendiği Samsung fotoğraf makinasını aradık. Türkiye de satışta yok. Ebay.com üzerinden bulduk istediğimiz makinayı. Aldık 20 gün kadar bekledik Amerika dan  gelmesi. Gelmiş Antalya Posta İşlemde takılmış. Elektronilk olduğu için gümrük cart curt muhabbetleri yani. Gittim kalkıp Kemerden Antalya ya makinayı almaya. Ya açıp göstereceksiniz yada masraf (20 tl) ödeyeceksiniz dediler. Ya ben altı üstü bi tane makina aldım o da burda olmadığı için .Ticaret yapmıyorum desemde inanmadılar. Açtım bende gösterdim makinayı :)) Demekki iç çamaşırı falan almamak lazım yurtdışından :P Şükür aldık geldik makinayı. Epeydir kullanıyorduk memnundukta. Ama sağolsun EVrim Arda makinayı hiç rahat bırakmadı. ÇOk hevesli fotoğraf çekmeye. Hevesi kırılmasın diye veriyorduk eline ama yüreğimiz ağzımızda. Sonuçta TR den almadığımız için burda garantisi yok.Başına bişey gelirse yaptıramayız bile. Bi gün hafıza kart okuyucusu arızalandı makinanın. Meğerse makinadan fotoğrafları alırken hafıza kartını çıkarmadan kablo ile bağlamak daha sağlıklı imiş (aklınızda bulunsun :) ) BEn rahatlık olsun diye habire hafıza kartını çıkarıp bilg.öyle atıyordum fotoları. Sonra arızalanınca başka kartlar falan aldım denedim olmadı :( Mecburen makinanın kendi hafızanın izin verdiği ölçüde 1 mp fotoğraflar çekerek idare ettik. Bu arada servisle görüştük tahmin ettiğimiz gibi garantisi olmadığı için bakmadılar. Yerel 1-2 tamirciye götürdük olmaz dediler. Bu şekilde yeni bir makina alana kadar iadre edelim diyorduk. Bu arada yanında gelen data kablousu arızalanmıştı. TR de bi kablo 75 tl (orjinal) alınırmı ? Makinanın gelecği meçhul zaten :) Almadım.Yine yurtdışından 26 tl ye kargo dahil 2 adet data kablosu aldım. 1 Ayda bunları bekledim (taiwan dan) .Geldi kablonun birisi arızalı çıktı :) Aksilikler bi türlü bitmedi. En son 1 ay önce fotoğraf makinası esragengiz şekilde ortadan kayboldu. :( Naptıysam nereye baktıysam bulamadım. En son artık farketmeden bişeylerle çöpe attığımı bile düşündüm. Ümidi kestim :( Hatta yeni makina bile bakmaya başladık. Evde her zaman bişeyleri kaybederim ben ama sonunda bulurdum hep. Bu çok uzun sürünce tamam dedim artık arama :) Sonra temzilik yaparken yatağın altına oyuncak kaçmış onu çıkarmaya çalışırken bide be çıksın :) Bizim kayıp makina .Toz içine kalmış :S  Açtım baktım çalışıyor hala .İçinde de oğluşun çektiği fotolar.En son o kullanmış demekki .Nasıl yaptıysa yatağın altına sokmayı becermiş. Hemde taaa ortaya. Sevindik tabi ama bakmaya başladıkya makinalara yine habire elimiz gidiyor yeni makinalara. E bayramda geliyor. Eş dost ziyareti makina lazım :) Son bi ihtimal Antalya da bi fotoğrafçıya gösterdi eşim (Tavsiye üzerine bi fotoğrafçı aradık onu bulamayınca başka fotoğrafçıya girmiş eşim). Adam bakıyor makinaya .Sorunu falan anlatıyor eşim . Tamirci yeni kart takıyor falan makinaya .Noluyor ? Makina tanıyor kartı mucize gibi :):) Allahın işine bak. Hey allahım yaa. Aylarca 14 mp lik makinada 1 mp lik fotolar çeken biz değildik sanki. Artık yapacak bişey yok.İçindeki kartı satın alarak gelmiş eşim. Tamirci püf noktalarını da anlatmış kart kullanımı ile ilgili. Misal kullanmadan önce formatlamak gerekliymiş. (bunu yapmıştım ) Dur liste halinde yazayımda belki birisinin işine yarar :)

1-Fotoğraf makinasına yeni hafıza kartı takılacak (eskilerde çalışır ama bir süre sonra arıza çıkarması muhtemel)
2-bu kart bilgisayarda formatlanacak
3-Bu kart başka makina veya bilgisayarlarda kullanılmayacak
4-<sürekli tak çıkar yapılmayacak.Fotolar kablo ile atılacak.
5-Başka cihazlara kart (cep telefonuna falan) takılmayacak.Takılırsa virüs taraması yaptırılacak.Kalan bir virüs bile makinanın kart okuyucusuna zarar verebilirmiş

Bunlar benim değil fotoğraf makinası tamircisinin tavsiyeleri .Ben sadece paylaşıyıroum.Eksiği fazlası doğrusu yanlışı olabilir tabiyki :))
EEE şimdi sadede gelirsek bizim makina canavar gibi çalışıyor .14 mp ile çeksek bile 522 adet fotoğraf kapasitesi var :) Epey gider bize. Şarjıda güzel gidiyor zaten .Şimdilik yeni makina almayı erteledik anlayacağınız. Bu kadar badireler atlattıktan sonra makinanın çalışıyor olması bizi yeni makina almış kadar sevindirdi. Yeni bir makina nereden baksan 500-600 den başlıyor . Şimdi deyin bakalım pişmiş tavuğun başına bu kadar iş gelmişmidir :))
Makinayı bu kadar anlattıktan sonra resmini koymadan olmaz dimi :)





Buda meşhur pişmiş tavuk :


Bu arada makinadan çok memnunuz. Görüntü kalitesi netliği ekran çözünürlüğü falan çok iyi. Türkiyede satılan bir model değil.Modeli :Samsung NV100HD .Hiç satışa girmedi burada. Bu yüzden tr de garantisi yok .Ama herşeye rağmen güzel bi makina. Almak isterseniz kesinlikle tavsiye ederim. Compact makinalar için oldukça iyi . 
Makina hakkında ayrıntılı bilgi Şurada var :) 
Uzun bir post olduğunun farkındayım.Buraya kadar hepsini okuduğunuz için de teşekkür ederim. Ama benim çektiklerimi bilseniz 2 post daha çıkar bu konudan dersiniz :))) 


31 Temmuz 2012 Salı

Meşgul Anne Bunu Okudu 2 : Annemi Bir Kez Daha Görsem ( Zana Muhsen)

Bu kitabı ilk okumam değil. Senede bir defa okuyorum sanırım. Ve her defasında öfkeyle 1 gün içinde bitiriyorum. İlk okuğumda çocuk sahibi değildim daha çok üzülüyordum. Ama şimdi bildiğiniz öfkeleniyorum. 2 genç kıza yapılanlaramı yoksa bunların gerçek olmasına mı daha çok öfkeleniyorum bilemiyorum. Kitabı yakın bir arkadaşıma ödünç verdim ama vermeden önce şöyle bir göz atayım dedim. Çeyreği bitmiş bile. O gün arkadaşım kitabı almayıda unutunca hoop pazar günü biitiriverdim. Pazartesi teslim ettim kendisine :)
Kitap anneleri ingiliz babaları yemenli 2 genç kızın başına gelen satılma hikayesi :(
Dili çok yalın sürükleyici. Her şeyden önce gerçek bir hikaye. Okumanızı tavsiye ederim. Bir solukta bitireceksiniz emin olun :(


Açıklaması : ANNEMİ BİR KEZ DAHA GÖRSEM

Yazarı: ZANA MUHSEN
Çeviren: SUZAN CENANİ ALİOĞLU
Hazırlayan:

Yayınevi: REAL
Yayın Yeri: İSTANBUL
ISBN NO:
Yayın Yılı: 1992

Kız kardeşi ile köle gibi satılan bir kızın dehşet verici yürek paralayıcı öyküsü.On beş yaşındaki Zana babasının Yemen'deki akrabalarıyla tanışmak için ilk kez vatanı İngiltere'den ayrılırken,akrabalarının yanında geçireceği tatilin svinci ve coşkusuyla doluydu.Ne var ki altı hafta sürmesi tasarlanan tatil,sekiz yıllık bir kabusa dönüştü.Zana ile Nadia Yemen'e vardıktan kısa bir süre sonra korkunç gerçeklerle yüz yüze geldiler:babaları yolculuktan önce onları para karşılığında evlendirmişti.Kızlar suyu ve elektriği olmayan duvarları tezekle kaplı,ilkel taş evlerde,kendileri için yabancı bir yaşama uyum sağlamak zorunda bırakıldılar.Tecavüzler,dayaklar bitmek tükenmek bilmeyen ağır işler ve çıplak zemin üzerinde,yalnızca yaşlı köylü kadınların gözetiminde doğum yaparken yaşadıkları dehşet verici anlar yaşamlarını tam bir cehenneme çevirdi...

Başlama Tarihim : 29.07.2012
Bitirme   Tarihim : 30.07.2012


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ekleme : Bu yazarın serüvenlerinin devamını anlattığı bir kitabı daha var. "NADIA 'YA SÖZÜM VAR " Bu ikinci kitabı okumayı çok istemekle beraber henüz bulablmiş değilim. Bulan okuyan bilen elinde olan varsa bi ses versin lütfen :))
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

27 Temmuz 2012 Cuma

Mesgul Anne Bunu Okudu 1 - Yıldızlı Ve Yağmurlu Geceler (MAEVE BINCHY )

Bundan sonra okudğum kitapları da burada paylaşmaya karar verdim. Nede olsa burası benim hobi blogum değilmi ? Eh kitap okumakta benim dikişten bile önce gelen hobim olduğuna göre en baş sırayı hakediyor bence. Kitap yorumlamaktan pek anlamam bu yüzden sadece isimlerini ve tavsiye edip etmediğimden bahsedeceğim.Şu andan itibaren yeni okuduğum kitapları paylaşmayı düşünüyorum.Eskileride ancak tekrar okursam burada bahsedeceğim. Artık oğlumda  Eylül ayında kreşe başlayacağı için daha bol vaktim olacağını düşünüyorum kitap okuyabilmek için. Umarım yanılmam :)


İlk Kitap : Maeve Binchy den : Yıldızlı Ve Yağmurlu Geceler. Yazarın daha önce İtalyanca Aşk Başkadır romanını da okudum ve her ikisini de çok beğendim. Akıcı bir üsluba sahip kitap.Sizi alıp götürüyor.Sanki sizde romanın kahramanlarıyla aynı adada yaşıyorsunuzda onların bir ağacın arkasından seyrediyorsunuz hissi veriyor.

1- MAEVE BINCHY = Yıldızlı Ve Yağmurlu Geceler 



Açıklaması : Maeve Binchy
DOĞAN KİTAP

Maeve Binchy asla hayal kırıklığına uğratmaz. Yıldızlı ve Yağmurlu Geceler de tıpkı kendine mekan seçtiği Yunan adaları gibi sıcak ve sevgi dolu. Günümüzde herkesi ilgilendiren, herkesi etkisi altında bırakan romanlar yazmayı ondan iyi bilen yok zaten...
Midwest Book Review

Bu romanda silahlı çatışma yok, birbirini kovalayan otomobiller yok, cinayet yok...Ama her sayfası okuyucuyu bir gerilim romanından daha çok kendine bağlıyor. Çünkü Maeve Binchy gerçek sorunları olan gerçek insanlar hakkında yazıyor. Karakterlerinin yüreğine bakmayı ve oradakileri yazıya aktarmayı çok iyi biliyor.
İrish Times

Başlama Tarihim : 20.07.2012 (bu tarih kesin değil.yazmak aklımda olmadığı için tarihe dikkat etmedim)
Bitirme Tarihim :   27.07.2012

15 Nisan 2012 Pazar

Küçük Balkon Düzenlemesi

Nurturia'dan bir arkadaşım (ElfAna ) geçen gün pinterest'te bulduğu hoşuna giden resimler paylaşmıştı.Küçük balkonlara ait düzenlemelerin resimleri. Gerçekten ne güzel işler çıkarmışlar ortaya. Küçücük alanlarda neler yapmışlar. Bu güzel çalışmaları görünce bende bu zamana kadar kafamda var olan ama hep dönüp duran bir türlü hayata geçiremediğim dikiş odası düzenleme işine giriştim.Balkonumuz kapalı balkon.Öylesine fazla eşyaları koyup bir türlü düzenleme fırsatı bulamamıştım. Şimdi aldığım gazla bu balkonu kendim için küçük bir hobi-dikiş-kitap okuma köşesi haline getirmeyi düşünüyorum.Özellikle aşağıdaki balkonu çok beğendim.



Benim mevcutta balkonda bulunan yuvarlak masam , sandalyem , duvarda raf şeklinde bir kitaplığım , ve plastik şifonyerim var. Bakalım ortaya ne çıkacak. Hemen kısa zamanda bitiremem biliyorum ama bu hevesle çokta uzun sürmez :) Yapacaklarımı buraya yazayımda unutmamayım :) Herşey bittikten sonra düzenlenmiş halini paylaşırım :) 

1- Masaya örtü dikilecek 
2-Sandalyeye minder dikilecek
3-Karton kutular kaplanacak (kumaşla veya yapışkanlı kağıtla) 
4-Kitaplığın altına asılacak şekilde kumaş organizer dikilecek
5-Okuma köşesi iiçin evdeki mevcut armut minderlere iç mekana uygun kılıf dikilecek 
6-Plastik şifonyerin yanlarından sarkacak şekilde organizer dikilecek 
7-Dikiş makinasına yeni kılıf dikilecek 
8-Tüm bunları dikmek için birbirine uygun kumaşlar alınacak :Sanırım bunu bir numara almam lazım :) 


Aklıma geldikçe buraya yazayımda unutmayayım.Çünkü kova burcunu tanımlayan ayran gönüllü tarifi tam olarak beni anlatıyor.Yazmaz isem ve ara ara kendimi gaza getirmez isem bu fikir de yarım bıraktığım onlarca fikir yanında kendisine yer bulur :(( Maaelesef kova burçlarının en kötü özelliği bu. Hevesleri çabuk kaçar. Kafalarından bin bir türlü fikir dolaşır ama hepini hayata geçiremezler. Yada en azından ben böyleyim. Ama kim demiş bilmiyorum ama doğru demiş : Kovalar düşünsün koçlar yapsın diye. Koçlar becerikli başladıkları işi asla yarım bırakmazlar ama kovalar öylemi ya :) Sadece yeni fikirler bulur kovalar. Her neyse bu kadar burç muhabbeti yeter. İşyerinden arta kalan zamanda Evrim Arda nın da esir aldığı saatler haricinde kalan minicik saatlerimde bu yapacağım minik hobi odasında geçireceğim güzel vakitleri  düşünüyorum şimdi. Düşündükçe gaza geliyorum. En kısa zamanda hayata geçirmek ümidiyle :))

Not : Ayrıca çok güzel bir geri dönüşüm fikrim var yarım olan. (Sakla bul çekmeleri ) Onuda bitirir bitirmez eklemeyi düşünüyorum buraya . Kalın sağlıcakla.  

8 Nisan 2012 Pazar

Oğlum İçin Kumaş Kitaplık Diktim

Oğlumun odası için epeydir aklımda kumaş bir kitaplık dikmek vardı. Sonunda fırsat bulup dikebildim.Gerçi Bir kaç gün de ancak diktim ama olsun. İçime sinmeyen bir kaç noktası var , fırsat bulunca düzelteceğim onları . Yapılış aşamasını resimledim. Çok basit sayılır bilenler için ama bilmeyen yeni dikişe başlayanlar için ayrıntılı olmasını istedim. Yatağımızın ölçülerine göre kumaşı kestim , iğneleyip ölçtüm. Önce keçeden kestiğim motifleri diktim. sonra gözleri ayıran dikişlerle beraber arkasına ince kurdela diktim. Kurdela kaygan olduğu için biraz aşağıya kaydı , onu değiştirmeyi düşünüyorum. Evde uygun bir şey bulamadım.Bu arada tüm malzemelerim evde daha önce kullandıklarımdan artmıştı. Yani maliyet 0 TL :) Şimdi gelelim resimlere .