Sayfalar

28 Ağustos 2012 Salı

İğne Oyası Peçete Halkası

Bu da sevgili anneciğimin el işlerinden birisi. Daha önce hiç peçete halkası yapmamıştı annecim. Ama böyle bir talep gelince yaparım dedi. Bir arkadaşımın isteği üzerine yapıldı bu güzel peçete halkaları. Örnek arkadaşımın gönderdiği bir  fotoğraftan çıkarıldı. Sonuç ortaya çıkan bu güzel peçete halkaları.Çok ta güzel oldular.İnşallah mutlu güzel sofralarda kullanmak nasip olsun kendisine.
Sizde beğendiyseniz bu halkaları ve sahip olmak isterseniz bir mesaj atmanız yeterli. Renkleri seçin ayrıntıları konuşalım :)




27 Ağustos 2012 Pazartesi

Kışlık Konserve Domates Yaptım

Yazın en güzel günleri yaşarken kışa hazırlık yapmadan da olmazdı dimi ? Kış içi konserve domateslerimi hazırladım bugün.Bu yıl ilk defa yalnız yaptığım için ayrı bir heyecanlıydım.OLurmu olmazmı derken süper oldular :))
İlk defa deneyecek olanlar için kendi yaptığım şekli tarif etmek istedim .Önce domatesleri robottan geçirdim. Ben kabuklarını soymadım.Çok ince olduğu için gerek bile duymadım.


Sonra konserve kavanozlarına doldurdum. Normal düz standart kavanozlardan kullandım.Bunların 0.5 lt olanlarından 4 adet,1 lt olanlarından 3 adet alıyor benim düdüklü tencerem. 


Yeni kapak aldım.Eskilerde kullanıyormuş ama ben riske girmek istemiyorum. Eski kullanışmış  kapakları geri dönüşüme atıyorum Sonuçta teneke doğaya karışsa bile plastik olmadığı için sorun yok.



Düdüklü tencerenin içine temiz bir bez serdim ki kaynayınca şişeler birbirine çarpmasın. Riske girmeye gerek yok :) 




Veee düdüklüde kaynayığ düdüğünü indirdikten sonra 10-15 dk daha kaynattım.Kapattım .İçinde soğumaya bıraktım. ELimle alabileceğim kadar soğuduktan sonra çıkardım düdüklüden.


 Kavanozlar haricinde soda şişelerine de yaptım .Bunlar boyutundan dolayı çok pratik oluyor. Sadece tek yemeklik.Aç dök bu kadar . Kendi içtiğimiz ve önceki seneden kalan şişelerimi güzelce temizledim .Annemin aldığı sıfır gazoz şişesi kapaklarımı hazırladım.



Rondodan çektiğim domateslerimin bir kısmını şişelere doldurdum. 


Bu şişelerin kapaklarını kapatmak için aşağıdaki gibi bir makina var .Başka işe yaramıyor ama sırf bunun için bile almaya değer. 


Şişenin ağzına kapağı koyup makinanın ağzına hizalıyorsunuz .Kolu bastırınca hopp kapak kapanıyor ve şişe havaya kalkıyor. Şişe havaya kalkınca kapak kapanmış demektir. 


Aşağıdakilerde kullanılmaya hazır olan kavanozlarım ve şişelerim. Alt kısmında biraz su birikmesi normaldir. bunu dert etmeyin. 




 Ben hepsi beraber zorlamasın diye önce 6 kg domates aldım.Bundan 8 kavanoz ve 10 şişe çıktı. her kavanoz 3 yemekten 34 günlük domatesim hazır. Yani 1 ay desem 12-15 kilo daha yapsam bana tüm kış yeter. Buzluğa atılan domates te güzel oluyor ama çözülmeden atmayı sevmiyorum ben tencereye.Hemde dolabıma başka şeyler koyuyorum..Böylece yer kaplamamış oluyor domatesler dolabımda. Sırada taze fasülye konservem var .Pazardan alır almaz yapıcam geç kalmadan. HErkese ağız tatlılığıyla geçecek güzel bir kış diliyorum :)

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Mesgul Anne Bunu Okudu 4 - İnsancıklar (Dostoyevski)


Ben bu kitabı daha önce okuduğum halde arada aklıma geldikçe döner döner okurum.Kesinlikle tavsiye ederim.Okumayan kaldıysa tabi.Her çeşit konuyu okumayı severim ama klasiklerden aldığım tadı sanırım hiç bir kitaptan alamıyorum. Kitap hakkında ayrıntılı bilgi almak isterseniz. www.kitapyurdu.com da yorumları okuyabilirsiniz. 


İnsancıklar romanının Özeti
Kitap fakir bir devlet memuru olan Makar Alekseyevich ile uzaktan akrabası olan Varvara Alekseyevna arsındaki ilişkiyi konu alır. Mektup şeklinde yazılan bu kitap aslında klasik bir ifade ile dönemin Rusyasının aynasıdır. İnsanların nasıl ekonomik sorunlar yaşadığını, bunları nasıl karşıladıklarını ve bu sıkıntılar içinde birbirleri ile olan dayanışma ve yardımlaşmaları konu alır. Aslında hikayede gizlenmiş bir aşk hikayesi de vardır. Makar ve Varvara sürekli birbirleri ile mektuplaşır, birbirlerine destek olurlar. Makar elinde olan azıcık bir varlığı bile Varvara için harcamaktan ve ekonomik sıkıntıya girmekten çekinmez. Ama sonunda ikisininde tüm kaynakları tükenir ve umutsuzluğa sürüklenirler. Varvara zengin bir adamla tanışır ve onunla evlenmeye karar verir. Başta makar da bu konuya olumlu yaklaşır ama Varvara gittikten sonra onsuz yaşayamayacağını anlar…
İnsancıklar, yaşlı bir kâtibin çok uzak bir akrabası olan küçük bir kıza olan yakınlığını (aşkını) ve ona karşı utangaç, saygın çabalarını anlatır. Zorla geçinen ve kendisi bakılmaya muhtaç olan yaşlı kâtip kendini bu genç kıza karşı sorumlu hisseder. Genç kızın tüm ekonomik gereksinimlerini karşılamayı kendisi için bir zorunluluk olarak kabul eder yaşlı adam. Oysa kalın kafalı bu yaşlı memurun ceketinin düğmeleri bile dökülüyordu, giyecek doğru dürüst elbisesi yoktu. Adamcağız genç kıza öyle bağlıdır ki, laf olur diye doğru dürüst-kızın kendisini sık sık çağırmasına karşın-kızın evine gitmez. Hep mektuplaşarak görüşmüş olur, paraları başkasıyla yollar. Ve mektuplarında çokça anacığım, kızım diye hitap eder. Bu eserde daha çok acıma duygusu egemendir. Yoksul genç kız sonunda kendisine evlenecek bir adam bulmuştur. Ve yaşlı kâtip son mektubunda-nikâhtan sonra kocasıyla gidecek genç kıza-şöyle seslenir: “(…) Bundan sonra kime mektup yazacağım ben? Söyleyin meleğim, artık kime “Anacığım…” diyeceğim? Sizi artık nasıl göreceğim, melekciğim? Öleceğim Varenka, mutlaka öleceğim, kalbim bu acıyı kaldırmaz. Tanrı’nın nuru gibi, kendi kızımmışçasına sevdim sizi, tamamen sevdim. Salt sizin için yaşıyordum, siz varsınız diye belgeleri temize çekiyor, gezip dolaşıyor, hissettiklerimi mektuplara aktarıyordum. Belki farkında değilsiniz fakat böyleydi. Bizi terk edip gidemezsiniz küçük dostum. Gidemezsiniz çocuğum, olamaz bu. Bakın yağmur iniyor, bu soğuğu göğüsleyecek ölçüde sağlıklı değilsiniz. Arabanız da koruyamaz sizi, mutlaka soğuk alırsınız. Daha şehir sınırlarındayken arabanız yuvarlanır, parça parça olur. Biliyorsunuz, Petersburg arabaları sağlam değildir. (…)” Genç kıza para yetiştirebilmek için evde belgeleri temize çekerek fazladan çalışan ve bu son mektubunda bile kızım diyecek kadar utangaç olan bu yaşlı adamın aşkı böylesi açıklanamayandı. Hele gitmesini engellemek için söylediği araba devrilmesi bahanesi tam bir trajikomik durumdu.


Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ilk romanı “İnsancıklar”da (1846) anlattığı yoksul insanlar gibi yaşam sürdürürken edebi yaşamının daha ilk yıllarında aristokratik-burjuva bir toplumda kafa işçiliğinin aşağılanan konumuna ilişkin deneyimler edindi. İlk kitabı “İnsancıklar” bu döneme ait bir ürün oldu. “İnsancıklar”ın büyük yankı uyandırması ve Belinski’nin taktir dolu sözleri Dostoyevski için büyük mutluluk kaynağı oldu. Dostoyevski’nin 24 yaşındayken yazdığı ilk romanı İnsancıklar yayımlandığında Şair Nekrasow, ”Yeni bir Gogol doğdu!” diye haykırmış, dönemin ünlü eleştirmeni Belinski ise, onu övgüye boğmuştu. Dostoyevski, gerçekten de sonraki romanlarında ince bir duyarlılıkla daha da derinlemesine işleyeceği insan sevgisi, acıma ve suçluluk duygularının ilk ve çarpıcı örneğini İnsancıklar’da vermiş; acı çeken sıradan insanın fırtınalarla dolu iç yaşantısının anlatırken, psikolojik ayrıntıları tüm boyutlarıyla yansıtmayı başarmış, böylelikle de dünya edebiyatına küçük ama dev bir yapıt armağan etmiştir.


Başlama Tarihi : 10.08.2012
Bitirme Tarihi :   12.08.2012 
Sayfa Sayısı :   172
Aslında 3 sürecek bir kitap değil.Tek gecede okunabilecek incelikte ama 0-3 yaş bir bebeniz varsa bu pek mümkün olmuyor :))

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Mesgul Anne Bunu Okudu 3 - Arkadaş...Dost... sevgili... Sizinki Hangisi (Hıncal ULUÇ)

Mesgul Anne Bunu Okudu 3 numaralı kitabımız Arkadaş,dost,sevgili ,sizinki hangisi .Yazarı : Hıncal ULUÇ .

Evet itiraf ediyorum. Anne bunu okudu başlıklı yazılarım çoğalsın diye en incelerinden başladım :) Uzun zamandır elimde bulunan ama burun kıvırıp okumadıklarımı bile okuyacağım artık . Neden derseniz artık kapağına ve yazarına göre kitap seçmeyi bıraktım. Bu önyargımdan kurtulabilirsem daha güzel nice kitaplar keşfedeceğimden eminim . Önce elimde olan ve okumadığım kitapları okuyup bitireceğim ondan sonrada arkadaşlarımdan geen tavsiyeler sonucunda yeni kitaplar edineceğim. 2012 nin sonuna kadar beni idare edecek kitabım olduğu için mutluyum . Birde çok sevdiğim kitapları geri dönüp dönüp okumayı seviyorum ben. Birbirinden bağımsız cümleler oldu farkındayım ama zaten hiç bir zaman iyi bir yazar olamadım :))
Tavsiye edip etmeyeceğimi yazının sonuna ekleyeceğim .




Açıklaması : Hıncal Uluç
ALFA YAYINLARI

Bir sevgi insanı olan Hıncal Uluç’un aşk ve sevgi üzerine yazdığı yazılarını bir araya getirerek, yüreğinde sevginin sıcaklığını hissedenlere ufacık bir armağan sunmak istedik.

Kavgaları, kıskançlıkları, öfkeyi, nefreti, tüm kötülükleri bir kenara bırakın. Sevgilinize yüreğinizi açın, onu ne kadar çok sevdiğinizi çekinmeden gösterin. Korkmadan "Seni seviyorum," deyin. Yalnızca bir gün değil, her gün. Çünkü sevgilinize vereceğiniz en büyük ve en değerli hediye Sevgi’dir.

Tüm sevenlerin ve sevilenlerin her günü Sevgililer Günü olsun

Başlama Tarihim : 01.08.2012 
Bitirme Tarihim : 01.08.2012 

Kitap benim için tam çerezlik oldu. Ama çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Ben duygularını aşkını sıradan aşk sözcükleriyle ifade edecek kadar bile romantik değilim maalesef. Seviyorsam severim direk söylerim. Düz mantık bi insanım :) Arada hoş sözler duymayı söylemeyi severim ama arada. Eve bir demet çiçekle değil 1 kg kıyma ile gelen erkeği tercih ederim. Tektaş almasın bana salata yapsın falan :) Ama konumuz bu değil. Bu kadar düz mantık olunca bu kadar sevgi aşk yazısı üstüste bana fazla geldi :) Kitap hiç negatif elektrik vermiyor ama .Aksine ""seviyorsam ben seviyorum Sana ne Sevgi benim Sen sevmesende olur """mesajı veriyor. Zaten Hıncal ULUÇ beyfendinin farklı zamanlarda yazmış olduğu sevgi konulu yazılarının bir araya toplanmış hali :) Benden geçer not almasa da seveni çoktur eminim :)

Pişmiş Tavuk ve Bizim Fotoğraf Makinamız

Vakti zamanında pişmiş tavuğun başına neler gelmiş ben bilmiyorum ama benim fotoğraf makinamın başına gelenler kadar kötü değildir sanırım :)
Eski fotoğraf makinamız güzeldi ama çok pil tüketiyordu.Değiştirmeye karar verdik. Eşim çok sever (her erkek gibi) elektronik ürünlere bakmayı.Laf aramızda bende çok severim. Gazete ilanında görüp te çok beğendiği Samsung fotoğraf makinasını aradık. Türkiye de satışta yok. Ebay.com üzerinden bulduk istediğimiz makinayı. Aldık 20 gün kadar bekledik Amerika dan  gelmesi. Gelmiş Antalya Posta İşlemde takılmış. Elektronilk olduğu için gümrük cart curt muhabbetleri yani. Gittim kalkıp Kemerden Antalya ya makinayı almaya. Ya açıp göstereceksiniz yada masraf (20 tl) ödeyeceksiniz dediler. Ya ben altı üstü bi tane makina aldım o da burda olmadığı için .Ticaret yapmıyorum desemde inanmadılar. Açtım bende gösterdim makinayı :)) Demekki iç çamaşırı falan almamak lazım yurtdışından :P Şükür aldık geldik makinayı. Epeydir kullanıyorduk memnundukta. Ama sağolsun EVrim Arda makinayı hiç rahat bırakmadı. ÇOk hevesli fotoğraf çekmeye. Hevesi kırılmasın diye veriyorduk eline ama yüreğimiz ağzımızda. Sonuçta TR den almadığımız için burda garantisi yok.Başına bişey gelirse yaptıramayız bile. Bi gün hafıza kart okuyucusu arızalandı makinanın. Meğerse makinadan fotoğrafları alırken hafıza kartını çıkarmadan kablo ile bağlamak daha sağlıklı imiş (aklınızda bulunsun :) ) BEn rahatlık olsun diye habire hafıza kartını çıkarıp bilg.öyle atıyordum fotoları. Sonra arızalanınca başka kartlar falan aldım denedim olmadı :( Mecburen makinanın kendi hafızanın izin verdiği ölçüde 1 mp fotoğraflar çekerek idare ettik. Bu arada servisle görüştük tahmin ettiğimiz gibi garantisi olmadığı için bakmadılar. Yerel 1-2 tamirciye götürdük olmaz dediler. Bu şekilde yeni bir makina alana kadar iadre edelim diyorduk. Bu arada yanında gelen data kablousu arızalanmıştı. TR de bi kablo 75 tl (orjinal) alınırmı ? Makinanın gelecği meçhul zaten :) Almadım.Yine yurtdışından 26 tl ye kargo dahil 2 adet data kablosu aldım. 1 Ayda bunları bekledim (taiwan dan) .Geldi kablonun birisi arızalı çıktı :) Aksilikler bi türlü bitmedi. En son 1 ay önce fotoğraf makinası esragengiz şekilde ortadan kayboldu. :( Naptıysam nereye baktıysam bulamadım. En son artık farketmeden bişeylerle çöpe attığımı bile düşündüm. Ümidi kestim :( Hatta yeni makina bile bakmaya başladık. Evde her zaman bişeyleri kaybederim ben ama sonunda bulurdum hep. Bu çok uzun sürünce tamam dedim artık arama :) Sonra temzilik yaparken yatağın altına oyuncak kaçmış onu çıkarmaya çalışırken bide be çıksın :) Bizim kayıp makina .Toz içine kalmış :S  Açtım baktım çalışıyor hala .İçinde de oğluşun çektiği fotolar.En son o kullanmış demekki .Nasıl yaptıysa yatağın altına sokmayı becermiş. Hemde taaa ortaya. Sevindik tabi ama bakmaya başladıkya makinalara yine habire elimiz gidiyor yeni makinalara. E bayramda geliyor. Eş dost ziyareti makina lazım :) Son bi ihtimal Antalya da bi fotoğrafçıya gösterdi eşim (Tavsiye üzerine bi fotoğrafçı aradık onu bulamayınca başka fotoğrafçıya girmiş eşim). Adam bakıyor makinaya .Sorunu falan anlatıyor eşim . Tamirci yeni kart takıyor falan makinaya .Noluyor ? Makina tanıyor kartı mucize gibi :):) Allahın işine bak. Hey allahım yaa. Aylarca 14 mp lik makinada 1 mp lik fotolar çeken biz değildik sanki. Artık yapacak bişey yok.İçindeki kartı satın alarak gelmiş eşim. Tamirci püf noktalarını da anlatmış kart kullanımı ile ilgili. Misal kullanmadan önce formatlamak gerekliymiş. (bunu yapmıştım ) Dur liste halinde yazayımda belki birisinin işine yarar :)

1-Fotoğraf makinasına yeni hafıza kartı takılacak (eskilerde çalışır ama bir süre sonra arıza çıkarması muhtemel)
2-bu kart bilgisayarda formatlanacak
3-Bu kart başka makina veya bilgisayarlarda kullanılmayacak
4-<sürekli tak çıkar yapılmayacak.Fotolar kablo ile atılacak.
5-Başka cihazlara kart (cep telefonuna falan) takılmayacak.Takılırsa virüs taraması yaptırılacak.Kalan bir virüs bile makinanın kart okuyucusuna zarar verebilirmiş

Bunlar benim değil fotoğraf makinası tamircisinin tavsiyeleri .Ben sadece paylaşıyıroum.Eksiği fazlası doğrusu yanlışı olabilir tabiyki :))
EEE şimdi sadede gelirsek bizim makina canavar gibi çalışıyor .14 mp ile çeksek bile 522 adet fotoğraf kapasitesi var :) Epey gider bize. Şarjıda güzel gidiyor zaten .Şimdilik yeni makina almayı erteledik anlayacağınız. Bu kadar badireler atlattıktan sonra makinanın çalışıyor olması bizi yeni makina almış kadar sevindirdi. Yeni bir makina nereden baksan 500-600 den başlıyor . Şimdi deyin bakalım pişmiş tavuğun başına bu kadar iş gelmişmidir :))
Makinayı bu kadar anlattıktan sonra resmini koymadan olmaz dimi :)





Buda meşhur pişmiş tavuk :


Bu arada makinadan çok memnunuz. Görüntü kalitesi netliği ekran çözünürlüğü falan çok iyi. Türkiyede satılan bir model değil.Modeli :Samsung NV100HD .Hiç satışa girmedi burada. Bu yüzden tr de garantisi yok .Ama herşeye rağmen güzel bi makina. Almak isterseniz kesinlikle tavsiye ederim. Compact makinalar için oldukça iyi . 
Makina hakkında ayrıntılı bilgi Şurada var :) 
Uzun bir post olduğunun farkındayım.Buraya kadar hepsini okuduğunuz için de teşekkür ederim. Ama benim çektiklerimi bilseniz 2 post daha çıkar bu konudan dersiniz :)))