Sayfalar

25 Nisan 2013 Perşembe

Öncesi Sonrası - 2 Dolap Yenileme

Yatak odamızın hikayesi çok karışık  :) Çünkü biz önce  bazayı ve yatağı değiştirdik. Krem bir yatak başlığı aldık.Arkası ve alt kısmı wenge. Sonra dolap aldık. Dolabın aynanın alt ve üst kısımları krem rengi idi. Dolapla beraber 2 komidin aldık. onların çekmecesinin biri krem biri wenge renkti. Yani mağazada gördüğümüz beğendiğimiz. . .Ama eve geldi bir kuruldu. Sonuç hüsran.Ben bekliyorum hala krem parçalar takılacak diye. Komidinler komple wenge. Dolabında krem olması gereken yerler yine wenge. Fabrika artık öyle çıkarmıyormuş.Bahaneye bakın.Ya biize farklı bir dolap farklı komidinler getirmişler  yada olması gereken krem parçalar kaybolmuş :((  Kurulduktan sonra fark ediyoruz. Başbaşa kalıyoruz biz bir tekir biri bekir yatak odası takımımızla. Dikkatinizi çekerim takım diyorum ama hepsi ayrı telden çalıyor. Ben ki taş hiç sevmem.Komidinin kulplarında taş var :(( Neyse sağlık olsun dedik geçtik biz kaç senedir böyle kullanıyoruz bunları.... 
Sonra aklıma geldi bunları boyasak diye. Baktım boya zor olacak. En iyisi yapışkanlı kağıtla kaplayalım dedik. Bi akşam otururken aklımıza geldi.Ee ne renk yapalım derken evde kırmızı kağıt vardı. hooop kalktık yaptık aynı gece :))

 Böyleydi 



Böyle oldu 


Dolabın ilk halini çekmedim. :) Önce onu kapladığımız için aklıma gelmedi. Ama o kırmızıların olmadığı halini düşünün. 

Aynalardaki lekeler o küçük kafası görünen yaramaza  ait :)) 







Sırada komidinler ve kulpları var. Kafama göre kulp bulamadım.Bulana kadar bekliycem.Kırmızının da  aynı tonunu bulmam lazım  kağıtta. Kırmızı kağıdım da bitti çünkü . Yada bunlarıda söküp daha açık bir renkle değiştiricem. Henüz karar vermedim. 

Taa 12 aralıkta kaplamışız dolapları , ancak yazabildim :)) Daha yazacak başka yenilemelerde var ama vakit yokki :)) 

24 Nisan 2013 Çarşamba

Çekmeden Geçemedim - 1

Bazı anlar bazı yerler varki hemen fotoğrafını çekesim gelir. İşte aşağıdaki resimlerde benim mutlaka resmini çekmeliyim dediğim yerlerden ... Her gün işten çıkıp eve giderken kestirmeden gittiğim bir tali yol var. Aralık ayında yerde dökülen kuru yapraklar ve bahçelerin içerisinde yeşeren yeni otlar. İkisi bir arada .Sanırım her yerde bulmak nasip olmaz :)
Antalyayı özellikle Kemeri bu yüzden seviyorum ben . Çeşmesinden suyu içilen az yerden birisi kemer. Havası temiz suyu temiz (en azından şimdilik) sakin (özellikle kışın) arabanız olmasa daha tüm işlerinizi yürüyerek ,en kötü ihtimal tek otobüsle halledebilirsiniz.

31 Aralık 2012 günü keyfim yerindeydi. O gün varolmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyordum sanki :P
Yaradana şükürler olsun ki büyük dertlerim yok.... İşte o gün  hergün """aa yine unuttum geçtim neyse yarın durur çekerim "" dediğim yerde durdum . İndim fotoğraflarımı çektim yoluma devam ettim. Bir kaç araç geçti tuhaf tuhaf baktılar .Yağmur altında deli mi ne dediler belki de .Yada yabancı falan demişlerdir en iyi ihtimal .Ama olsun kimin umurunda :))


Aslında manzara daha güzeldi ama hem ben fotoğraf çekiminde iyi değilim hemde compact bir makina ile anca bu kadar oluyor :) 






Hayat hakikaten lafta değil gerçekten kısa. Yaparım yapmalıyım dediğiniz her şeyi tam zamanında yapabilmeniz dileğiyle :)) 



23 Nisan 2013 Salı

Kuru Erzak Kaplarım

Kuru erzaklarımı bir süredir bu kaplarda saklıyorum . Yoğurt kapları bunlar. Ben evde yoğurdu kendim mayaladığım için kapları biriktirmem zor oldu.Bazılarını iş yerinden bazılarını arkadaşlardan taşıdım. Eşim dalga geçti hatta benimle :))
Kaplar için başka düşüncelerim var aslında şimdilik evde olan yapışkanlı kağıttan kareler kestim yapıştırdım.
Hatta 2 tane de teneke kutu kapladım aynı kağıtla ama onları çekmeyi unutmuşum.

Mutfağımdaki rafa dizdim erzak kaplarımı :)) En azından artık dolapta veya çekmecelerde yer işgal etmiyorlar :)





21 Nisan 2013 Pazar

Klozette Su Tasarrufu

Evimizdeki klozette bir süredir su tasarrufuna gittim. Nasıl yaptım anlatayım. Rezervuarın içine 2 lt su koydum :) Hatta sığmadı 2 büyük şişe .1 adet 1 lt lik pet şişe 2 adet te yarım lt lik pet şişeye su doldurdum. İçine koydum .Bu kadar. Her sifona bastığımızda 2 lt sudan tasarruf ediyoruz. Kontrol ettim su yeterli geliyor. Yani temizlikten yana sıkıntı yok.
Kendi adıma suyu her zaman kontrollü kullanırım. Elektrikten bile daha çok dikkat ederim. Sonuçta elektriği bi şekilde üretiyoruz. Ama su öyle değil. Ve geri konması mümkün değil temiz suyun. Doğadaki en önemli şey bence su .Bu yüzden kendi adıma dikkat ediyorum.
Ben bunu yaptım belki başka arkadaşlarımda yapmak ister, vesile olurum belki diyerek eklemek istedim buraya da :)

Her şeyden önce doğa için tasarruf yapmaya çalışıyorum ama azda olsa su faturasına etki ediyor .
Hergün en az 6 sifonda 2 lt : 12 su tasarrufu. Ayda 360 - 400 lt su tasarrufu az değil :))

Olay nedir nasıl olur buyrun fotoğrafa :)



20 Nisan 2013 Cumartesi

Gömlek Yakası Tamir Etme

Benim eşim genelde pamuklu gömlek alır. %100 pamuk olması sağlıklı olması rahat olması demek .Ama aynı zamanda zor ütülenmesi demek :)) Ne zaman alışverişe gitsek o pamukluları bulur , ben kızarım ""yaa yine aynısını buldun "" diye. Pamuklu gömleklerin yakası diğer naylon karışımlı gömleklere göre daha kolay yıpranıyor maalesef. Kiri de daha çok tutuyor. Hal böyle olunca yakayı tamir etmek bana farz oluyor :D 

1- Yakası yıpranmış bir adet gömlek lazım :) Başlıyoruz . . .


2- Maket bıçağının ucunun gösterdiği yerden dikişleri sökmeye başlıyoruz. Makasla çok zor oluyor ben keskin bir maket bıçağı ile yapmanızı tavsiye ederim. Ben hep maket bıçağı kullanıyorum. 


3- Yakayı ayırıyoruz komple (aslında yakanın yarısı oluyor bu kısım ) Alt tarafına hiç dokunmuyoruz .


4- Sonra çıkardığımız parçanın tersini çevirerek aynı yerine takıyoruz. Ben önce iğneliyorum. 



5- Teğellemekte de fayda var. 


6- Sonra makina ile teğellediğimiz yerden dikiyoruz. Başlangıç ve bitiş yerlerine dikkat edelim ip fazlalığı artığı vs olmasın. Olursa da temizleyelim. 


7- Birde ütüledik mi alın size yenilenmiş bir gömlek . (ben henüz ütülemedim ütülüeyince daha güzel olacak) 



Bu kadar :)) Oldu da bitti. Gömleğe en az 1 sene daha ömür kazandırmış oldum . Diyebilirsiniz ne gerek var diye . Zaten bir gömlek ne kadar ki diye . Ama kazın ayağı öyle değil . Tüketmeden bişeyler üretebilmek güzel .Ben henüz üretim aşamasına geçemedim ama elimde olanı korumaya gayret ediyorum. 
Evimde bir alet bozulduysa önce tamir yoluna gidiyorum. Ancak astarı yüzünü geçecekse yenisini alıyorum. Doğaya kendi adıma konuşarsam daha saygılı davranıyorum . Özellikle anne olduktan sonra. 

19 Nisan 2013 Cuma

Makaslarım

Çatal bıçak   takımının sandığı epeydir gözüme batıyordu. Mutfakta boş boş duruyor beni rahatsız ediyordu. Bende onu hobi odama transfer ettim içine de malzemelerimi koydum.
İlk çekmecesine makaslarımı koydum. Artık makaslarımı oradan buradan toplamayacağım :) Gerçi hala bir kaç tanesi kayıp ama olsun ; onlarda ortaya çıkınca artık yerleri belli :)




Bu üç makas rahmetli babacımdan kalma. Babam rahmetli olduğunda demiştim annemle kardeşime terzi malzemeleri benim kimseye vermem diye. Çünkü biliyorum kimse benim gibi kıymetini bilemez hakettiği değeri veremez onlara :(( 

En baştali makasın yaşı benden büyük sanırım , ortadaki de epey eski .En büyük olansa babamın en gözde makasıydı kıymetlisiydi .Vermezdi çoluk çocuğun eline. Şimdi ben kullanıyorum.Hepsi de canavar gibi kesiyor. Hele büyük olan o kadar ağırki sizin bişey yapmanıza gerek yok kendi ağırlıyla kesiyor en kalın kumaşları bile . 


Bu bir ölçü defteri. Müşterilere dikilecek kıyafetlerin ölçülerinin not alındığı bir defter. Aşağı yukarı benimle yaşıt bir defter bu ...Babamın eskiden dükkanı vardı. Dükkan zamanından kalma.Dükkan kapandıktan sonra evde çalıştı uzun yıllar. O zamanda kullandı bu defteri. Evet benim babam terziydi. Benim dikiş merakım sanırım ondan geliyor. Şimdi ben ondan bir hatıra olarak saklıyorum bu defteri . 


Telefon numarasına dikkat. Henüz 5 haneliymiş telefon numaraları ....


Bu not ta defterin arasından çıktı. Malzeme aldırmak için sipariş yazmış kağıda :( Kendi el yazısı ile. Buda dikiş kutumun içinde duruyor. Her açtığımda bakıyorum. Bunun gibi bir kaç kağıt daha var. Diyebilirsiniz şimdi bu kadar kıymetli , sağlığında kıymetini bildi mi acaba. Gerçekten kıymetini bilmeye çalıştım anneme babama iyi evlat olmaya çalıştım. Annem her zaman der : "10 tane oğlum olacağına 1 tane kızım olsun diye. Sözüm meclisten dışarı tabi. Allahım herkese hayırlı evlat versin hayırlı evlat olmayı nasip etsin. 





16 Nisan 2013 Salı

Orjinal Kot Pantalon Paçası Nasıl Yapılır ?


Orjinal görünen kot paçası yapmayı bilmeyen varmı bilmiyorum. Ama ben yeni başlayan hiç bilmeyenler için yazmak istedim. Gerçi fotoğrafları çektikten sonra internette bununla ilgili çok kaynak olduğunu gördüm ama madem niyetlendim foto çektim yazayım dedim. 

1- önce pantalonun boyunu ölçüyoruz. Başka bir pantolondan ölçü alabiliriz . Direk olması gereken boydan kestiğimde benim için uygun oluyor. 1 cm kadar dikişe gidiyor ama eklediğim parçada yaklaşık 1 cm olduğu için 1 cm uzuyor , aynıya geliyor. Yani direk olması gereken boyda dikiş payı bırakmadan kesiyorum. (tabi siz önce kontrol edin.) 

 

2- Sonra çıkan parçadan paçayı ayırıyorum , dikişten sonra 1-2 cm kalacak şekilde .yada daha geniş.sonradan da bu fazlalığı kesebiliriz. 


3- Aynı yöndeki dikişler biribirinin üzerine gelecek şekilde ayarlıyoruz.Yani sol paça sol bacağa , sağ paça sağ bacağa dikilecek. Böyle yazınca zor gibi görünüyor ama çok kolay. 



4- Sonra paçayı pantalonun bacağına giydiriyoruz ters şekilde. İsterseniz bu aşamada teğel yapabilirsiniz isterseniz iğneleyebilirsiniz. İğneleri yan takarsanız dikerken sökmenize gerek olmaz hemde iğneleriniz yamulmaz :) 


5- Sonra paçayı dikiyoruz. Kat farkının olduğu yere ne kadar yakın dikerseniz o kadar iyi. Ben sabahın köründe diktiğim için ona fazla dikkat etmemişim. (her zaman kullandığım makina ayağımıda bulamadım.) 

Hatta makinanız yoksa elde bile dikebilirsiniz bu paçayı. Yine orjinal duracaktır. Bazı eşofmanlarımı ben gece makina çalıştırmamak için otururken çok elimde dikmişimdir. Hiç fark olmuyor.Tabi biraz daha uzun sürüyor.

Ayrıca dikiş ipliğinizin sağlamlığına güvenmezseniz 2 tur bile dönebilirsiniz dikerken. İpliğin rengi içerde kalacağı için hiç önemli değil.  


6- Sonuç böyle oluyor.Dilerseniz fazlalığı biraz daha kesebilirsiniz. Hatta makinanız yapabiliyorsa overlok , sülfile vs yapabilirsiniz ip atmaması için. Yada elinizde sülfile bile olur. Ama ben genelde yapmıyorum içte kaldığı için :) Tembelmiyim neyim. 



7- Sonra ters çevirip ütülüyoruz. Bitti bile. Ben farklı bir ayakla dikince çok yakın dikememişim. Sizde dikemezseniz üzülmeyin ayakta hiç belli olmuyor zaten. Şimdi yakın çektiğim için belli. Bir kaç denemeden sonra daha iyi sonuçlar çıkıyor artık ortaya .Artık kot paçası için verdiğim paralar cebime kalıyor. 


Dikiş makinamı ilk aldığım da kendi parasını çıkaracakmıyım diye tereddüt etmiştim .Hatta bir deftere yazmışım . Makinanın ücretinden düşerek gidiyordum yaptıklarımı . 
Bir sürü paça (kendime-eşime-oğluma)  bir sürü çarşaf yastık kılıfı vs  , sonra eşimin gömlek tamirleri vs. 6 aya kalmadı benim makina sadece kendimize yaptığım işlerden parasını çıkarmıştı :))) 

Hatta gömleklerin eskiyen yakasını ters düz etme olayı var. Yakın zamanda onu da çeker eklerim .Var bir kaç tane çünkü. 
Neyse sonuçta kendim yapınca mutlu oluyorum . Emeğime saygı duyuyorum :))) Kendimi de alır giderim. Sağlıcakla Kalın. Bu arada dikiş makinası almayı düşünenlere kesinlikle hevesiniz varsa bıkmam yaparım diyorsanız alın derim :)) Terapi gibi bişey yahuu :) 



Rutin İyidir :)

 Her zaman derim rutin iyidir diye. Allah rutinimizi bozmasın . Amin. Neden derseniz bazen sıkıcı gelse de büyük sorunlarınız yoktur. Gündelik işlerle uğraşır durursunuz. Yapı olarak kıpır kıpır da olsam sade bir hayatı tercih ediyorum. Şu hayattaki en büyük hedefin bir gün ev hanımı olabilmek. Gülmeyin bana .Anlatsam ağlarsınız halime :))

Çalışıyorum ama gönlüm hep evde. Sonuçta her ne kadar kendi işimizde çalışsamda ev işlerini kendimi ve oğlumu sürekli ihmal ediyormuşum gibi bir his oluyor içimde. Bunların haricinde kendime de bir sürü angarya çıkarıyorum ya da o angaryalar bişekilde beni buluyor :)

Neyse bu masal daha bitmez. Rutine nerden bağladın derseniz  : Bende daha sakin daha rutin bir hayatım olsun , sabah kalkayım eşimi işe göndereyim çocuğumu okula bırakayım (bunları zaten yapıyorum ama ) sonrasında evimi toplayayım , yemeğimi yapayım (bunları şimdide yapıyorum ama ) öğleden sonralarım bana ait olsun el işlerimi yapayım , kitaplarımı okuyayım (bunları da yapıyorum ama ) arkadaşlarıma gideyim kahveler içeyim sohbetler edeyim (bunları da yapıyorum ama ) istiyorum. E bak bunları zaten yapıyormuşsun demeyin :) Yapıyorum ama bir koşturma içinde hayatım. Her şeye yetişmeye çalışıyorum ama her gün farklı bir şeyden feragat ederek. Öğleden sonralarım benim olsun. Sevdiğim uğraşları yapmak için gece 2 lere kadar oturmamayım istiyorum.
Buna da şükür tabi. Koşturmacalı da olsa benimde bir rutinim var. Allahım sağlık sıhhat versin diğerleri hallolur gider gerçi ama gönül istiyor işte naparsınız :))
Bu arada bizim  her pazar rutinimiz ailecek kahvaltı yaparız :) Bu değişmez. Ne olursa nerede olursa olsun :)
Dedim ya rutin iyidir diye :) Allah rutinimizi bozmasın :)
Aşağıdaki gözleme bu pazarki kahvaltımızdan , içine taze soğan yaprakları ve peynir koydum , kesinlikle tavsiye ederim . Oğlum tüm otları yemesine rağmen maydanoz sevmez onun yerine yeşil soğan koydum bende. Yok böyle bir lezzet :)
Yanına da kendi köy  tavuklarımızın dopdoğal yumurtalarından haşladım. Değimeyin keyfimize :))
Aslında geçenlerde ilk defa mis gibi çilek reçeli de yaptım ama bizim evde kimse reçel yemez. Misafirlerime ikram ederim bende .Pazarda minicik minicik çilekler vardı.Amca bitiriyormuş 2,5 kg kadar vardı hepsini 1 kg parasına verdi. Yok amca bana çok gelir başkasına verirsin dedim ama ısrar etti :)) Bende kıramadım sonra reçel yaptım çok lezzetli oldu :))









15 Nisan 2013 Pazartesi

Kimseye Etmem Şikayet ; Yazarım Ben Bloğuma :)

Üst kat komşumun balkonu gideri tıkanmış. Ee ne olacak şimdi. Bizim balkon kırılıcak gider tamir edilecek. Sonrasında ne olacak .Benim bildiğim ne olur çalışan usta en azından kaba pislikleri kırıp döktüğünü alır çöpe atar değilmi . Yok ama pratik te öyle olmuyor maalesef.

Alttaki görüntülere bakın lütfen de haksızmıyım deyin bana. Benmi çok abartıyorum. Komşuma bişey demedim surat bile asmadım ama çok üzüldüm. Bloga yazayım baride içimi boşaltayım dedim :))



Üstüne üstlük bu kadar da değil.Ustanın yanında malzemesi de yok. Keser , tilt , vs hepsi bizden. 
Hikayemizin son noktası burası ama başı epey uzun ... 
Babam vefat etmiş memlekete gitmişim , dönüşümüzde yüzümüz gözümüz şiş daha evimize adım atmadan hoop geliyorlar balkon gider borusunu kırmaya. Sen müsaitmisin değilmisin sormadan. Evini ne halde bıraktın çıktın sabaha karşı yola çıktık sonuçta. 1 hafta öncesinde babamın vefat haberini alıp yola çıktığımızda , aynı komşumuz bizim arabamızın arkasına arabasını park etmiş. Sabahın 4 ünde kapısını çaldık arabanı çekebilirmisin diye ; tavırlı tavırlı gelip arabasını çekti. Komşum ne oldu hayırdır çocuk falanmı hasta ne oldu diye bile sormadı . Komşuluk bu sanırım bu zamanda.
 Neyse hadi kırılıyor balkon borusu epey sürüyor , yine pislikler bırakılıp gidiyor, ayrıca balkonda giydikleri terlik , kullanılan malzemelerin temizliği balkonun temizlemesi yine bana ait. 
Bir kaç gün ellemedim zaten hemen gelir yaparlar diye ama neeeerrrde.  Sonra temizledim , ertesi günü usta geldi boruyu tamir etmeye . Yine yapıldı yine bana temizlik. Neyse dedim yine. 
Aradan 1 ay geçti geçmedi gecenin 12 sinde üst kat komşu geldi balkonları yine tıkanmış .E hani usta gelmişti yapılmıştı. Benim onca katlandığım boşamıydı. Hayddaa. Geldi adam balkona girdi. Herkesin uyuduğu bir saat. Yine malzeme verdik komşu balkon borusunu kırdı yine. Gecenin o saatinde. Bütün komşular balkona çıktı noluyo diye . Hepsine açıklama yapmak zorunda kaldım. Nedense verilen rahatsızlıktan dolayı ben özür diledim.Sonuçta olay benim balkonum da geçiyor ..
Eeee başlarım balkonuna. Bir süre de öyle duruyor balkon, Dışardan görüntü zaten rezalet ama üst katlardan birisi balkon yıkayınca su direk bizim balkona. Bizim balkonun içine akıyor ama aynı zamanda alt katlardaki 2 komşununda pencerelerine geliyor. Neyse böyle günler geçiyor. Sonunda cumartesi günü akşam üzeri aynı usta geliyor yine malzemesi yok. Bi ara gidiyor boru almaya vs. Kırdı da kırdı kırdı da kırdı.Bizim balkonun boyunca kırdı beton boru ne varsa.  Ohoo neler çıktı neler , Mandallar bi avuç saç vs. Gece olmuş saat 10 biz hala akşam yemeği yememişiz. Ama usta hala tam anlamıyla bitiremedi... . Üst kattan asit dökmüştü .Süzgecin dışınada dökmüş.Dökmemesi gereken yerlere yani. derzleri parçalamış bu defa bizim duvarın içine su gidiyor , ee ne olacak bizim duvar nemlenecek içerden nem kusacak küflenecek .Onu aradı bulamadı tabiyki .Birde diyorki ee yarın evde beni bekleyin ben gelip yapayım . Oldu canım başka derdin . Yok dedi eşimde olmaz artık ,Ee ben nasıl yapıcam diyor usta , Valla artık iskele mi kurarsın ne yaparsın bilmem. 
Yeter ama diymi ? Yoksa benmi abartıyorum hala . 
Aradan bir kaç gün geçti aynı usta üst kat komşunun balkonu yapmaya. Bende çıkıyorum "abla vaktin varmı üst katı yaptım açayım suyu senin ordan kontrol edeyim. Bitirelimde yazık üstteki ablada yapsın temizliğini ." 
Çok afedersiniz burada "ulan " demek istiyorum. Ulan benim balkon günlerce pis bekledi tarafınızdan battı çıktı ya. Bana kimse yazık demedi ya . 

Olaydan bir kaç ay öncede bizim balkon giderimiz tıkanmıştı ama biz gidip kimsenin balkonunu kırmadık, 1 defadan fazla gidip rahatsız etmedik. Asit döktük tel soktuk vs açtık . Ayrıca balkon taşıp tıkandığında 1 avuç sigara izmiti çıkmıştı giderden. Buyur burdan yak. Sigarayı kim içiyor dersiniz .Bizde yok içen tabyiki üst  kat komşum. Yani benim balkonum da onların yüzünden tıkandı. Üstüne üstlük biz sorunu çözene kadar lütfen yıkamayın balkonu diye rica etmemize rağmen defalarca yıkamışlardı :( 
Bilmiyorum çok mu safız neyiz ailecek . Hala bu şekilde iyi niyetimiz suistimal edildiğinde bile ağzımızı açıp tek kelime edemiyoruz. Komşuluk bu sanırım. Bizi apartmanda herkes sever. Eee desenize böyle enayileri kim sevmez . :)) 

Herşey bi yana ; hepsini unuturum her şey gelir geçer  ama babam vefat etmiş ne gece giderken sordular ne gelirken .Bunu unutamam . Düşünsenize komşunuz gecenin bir saati çıkıp gidiyor 1 hafta sonra akşam vakti dönüyor valizlerle falan. Demezmisiniz önce komşum hayırdır yoldanmı geldin , ne oldu diye .Sonra derdiniz neyse onu anlatmazmısınız. Komşunun karısı da ben kucağımda çocukla iniyorum bana ordan siz neyle açtınız nerden aldınız diye soruyor , bir merhaba demeden. İşte bunu unutamam .  
Dedim ya kimseye etmem şikayet , ağlarım ben halime ... Ama gülüyormuyum ne ağlanacak halime. ....